Ölüm bir canlının hayati fonksiyonlarının kesin olarak sona ermesi… Yaşlılık, boğulma, yüksekten düşme, kan kaybı, kalp krizi, yanma, elektrik akımına kapılma, trafik kazaları, kanser ve türevi hastalıklar… ve sayamadığım bir çok sebep ölüm kapısının anahtarı olabiliyor çoğu kez. Ölüm, kimilerine göre bir başlangıç, kimilerine göre bir son. Gerçek şu ki insanoğlunun dünya üzerindeki tüm canlılarla en eşit olduğu an: “ölüm anı!”
Bir diğer soru ise “ölüm niye var?” Samimi olarak söylemeliyim ki; iyi ki ölüm var. Kısa bir süreliğine de olsa Tanrı’nın var olmadığını düşünelim. Dünya ne kadar da anlamsızlaştı değil mi? Hayat amacınız ortadan kalktı. Ne için yaşıyorsunuz? Bir taştan bile daha değersiz olmadınız mı? Bu hayatı ne diye çekeceksiniz ki? Yaşlanacaksınız, kendi ihtiyaçlarınızı gideremeyecek hale geleceksiniz. Neden yaşıyorsunuz ki sıkın kafanıza gitsin. Evet, iyi ki ölüm var… Düşünün ya bu dünyada ölümsüzlük olsaydı? Oyun ve oynaştan ibaret dünya hayatında, adaletin, erdemin ve daha nice kavramın bir ütopyadan ibaret olduğu, insan elinin karıştığı bu düzende Allah’ın müdahalesiyle herkese eşit muamele yapan tek kavram ölüm…
Ne demiştik: “iyi ki ölüm var…”
Sonsuz yaşama uğurladığımız sevdiklerimiz ardından kendimizi yiyip bitiriyorsak Tanrı algımızı tekrar gözden geçirmeliyiz.
“Diriliş günü ödülleriniz size eksiksiz olarak verilir. Kim ateşten kurtarılıp cennete sokulursa, zafer kazanmış olur. Dünya hayatı ancak aldatıcı bir zevkten ibarettir.”
3 Ali İmran Suresi Ayet 185
“Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz(Kudret Sahibi)’dir O, Gafûr(Çok Bağışlayıcı)’dur.”
67 Mülk Suresi Ayet 2
“Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz!”
3 Ali İmran Suresi Ayet 139
Erdem Uğur Akbıyık
www.kitapyukluesekler.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder