5 Mart 2014 Çarşamba

İman ve Yardım…

 


“Benim kalbim temiz”, “amacım sadece insanlara yardım etmek” , “ben bu iyilikleri insanlık için yapıyorum” gibi lafları hepimiz bir çok kez duymuşuzdur. Yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım elini uzatmak, onlara zor günlerinde destek olmak ve bir nebze bile olsa biraz huzara kavuşmalarını sağlamak elbette ki çok güzel bir davranıştır. Zaten Allah’ın
inananlardan istediği de tam bu yaklaşımdır. Elinde imkanı olan ya da olmayan imkanları dahilinde yardım etmeli, muhtaç insanlar ile Allah’ın kendilerine verdiği (aslında Allah’ın kendilerine borç verdiği) nimetleri paylaşmalıdır.
“Sarp yokuş köle azat emek veya açlık gününde yoksulu doyurmaktır…”
Beled, 12-14
şeklindeki manayı taşıyan ayetlerin sayısı Kuran’da oldukça çok geçmektedir.
Kuran’da yardımlaşma ve paylaşma esasken bir detay da müninlere hatırlatılmaktadır. Her ne kadar bir çok insan ihtiyaçlılara yardım elini uzatsa da dünya hayatında yapılan ve boşa giden çalışmaların da olabileceği Kuran’da belirtilmektedir.
Kehf Suresi
103.De ki: “Amelleri bakımından hüsrana en çok batanları size haber vereyim mi?”
104.O kimselerdir ki, dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir de onlar sanayileşmeyi/işi hâlâ güzel yaptıklarını sanırlar.
105.Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na ulaşmayı inkâr etmişler de bütün amelleri boşa çıkmıştır. Bu yüzden kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız/onlara hiçbir değer vermeyiz.
Muhammed Suresi ,
1.Küfre saplanıp Allah’ın yolundan alıkoyanların yapıp ettiklerini O, boşa çıkarmıştır.
Ayetlerinde de belirtildiği gibi bazı insanların yaptığı olumlu işler imanlı olarak yapılmadığı için silinip gidecek ve ahirette sahiplerine hiç bir yarar sağlamayacaktır. Allah’ın belirttiği gibi yapılan iyiliklerin ve fedakarlıkların bir anlam kazanabilmesi için imanlı olarak yapılması istenmektedir. Bu çok önemli bir ayrımdır. İmansız olarak yapılan yardımlar (tabiki Allah en doğrusunu bilir) dünya hayatında insanlara fayda sağlamaktadır fakat yardımı yapanlar bunlardan ahiretleri için herhangi bir fayda sağlamayacaklardır.
Aslında din, Allah,iman düşünmden insanlara yardım eden kişilerin “ahiret hayatı” diye bir endişeleri olmadığını da biliyorum. Ama keşke olsa… Çünkü malını, zamanını ve hatta hayatını bu işe adamak hiç de kolay bir özveri değil. “Müslümanım” diye dolanıp da bu konulara tamamen duyarsız olan bir çok insan var. Öte yandan Allah inancı olmayan bir çok insan tüm bu fedakarlıkları yapıp müslümanlara örnek olacak şekilde hayat sürdürüyor. Keşke inanmayarak yardım yapanlar inansa ve inanarak yardım yapmayanlarda Kuran’a uyarak kendilerine verilen imkanları paylaşmaya başlasa. Yine de kimin ahirette neyle karşılaşacağını en iyi yüce Allah bilir.
Kaynak: www.diniyazilar.com

İyi ki Ölüm Var !

 

     Ölüm bir canlının hayati fonksiyonlarının kesin olarak sona ermesi… Yaşlılık, boğulma, yüksekten düşme, kan kaybı, kalp krizi, yanma, elektrik akımına kapılma, trafik kazaları, kanser ve türevi hastalıklar… ve sayamadığım bir çok sebep ölüm kapısının anahtarı olabiliyor çoğu kez. Ölüm, kimilerine göre bir başlangıç, kimilerine göre bir son. Gerçek şu ki insanoğlunun dünya üzerindeki tüm canlılarla en eşit olduğu an: “ölüm anı!”
Hepimiz sahip olduğumuz bedenimizin ölümsüzlüğüne kendimizi inandırır ve ölümü bir türlü kendimize yakıştıramayız. Dünya hayatındaki en büyük gerçeklerden biri olmasına karşın ölümü umursamadan yaşamaya devam ederiz. Peki ölüm bir son mu yoksa bir başlangıç mıdır? Tanrı inancına sahip olduğunu iddia eden birinin ölümün bir son olduğunu kabul etmesi elbette beklenemez. Tanrı inancı olmayan birine göre ise ölüm gerçek bir sondur. Çünkü insanın hayvandan bir farkı yoktur. Beden toprağa karışacaktır ve çürüyerek yok olacaktır. Peki Tanrı inancına sahip olan birinin ölümü son olarak kabul etmediği konusunda hem fikir miyiz? Hayır. Ölümü bir son olarak kabul etmeyen biri, ızdıraplı dünya hayatından kurtulan yakını için sevinmelidir. Daha fazla hata yapmadan dünya hayatını terkettiği, dünya ızdırabından kurtulduğu için. Ama durum böyle mi işlemektedir? Tam tersine yakınlar onu bir daha göremeyeceklerini ve onu -sıklıkla kullanılır- “son yolculuğu”na uğurladıklarını düşünerek kendi hayatlarını perişan ederler. Bu durum kişilerin sağlıklı bir Tanrı anlayışı olmadığının bir göstergesidir. Bu demek değil ki ölünün ardından üzülmemeli… Elbette üzülür insan. Ancak onu kaybettiği için değil dünya hayatında kalan ömrü boyunca onunla görüşemeyeceği için üzülür. Genelinin kaygısı bu mudur? Değildir elbette. Feryat figan olanlara dönüp sorulmalı “senin Tanrın kim?” Bu durumda, vakit varken insan Tanrı algısını olabildiğince sorgulayıp sağlam bir temel üzere inşa etmelidir. Yoksa Allah’ın vaadinin hak olmadığını düşünen insanı daha hazin bir sonsuzluk bekleyecektir.
Bir diğer soru ise “ölüm niye var?” Samimi olarak söylemeliyim ki; iyi ki ölüm var. Kısa bir süreliğine de olsa Tanrı’nın var olmadığını düşünelim. Dünya ne kadar da anlamsızlaştı değil mi? Hayat amacınız ortadan kalktı. Ne için yaşıyorsunuz? Bir taştan bile daha değersiz olmadınız mı? Bu hayatı ne diye çekeceksiniz ki? Yaşlanacaksınız, kendi ihtiyaçlarınızı gideremeyecek hale geleceksiniz. Neden yaşıyorsunuz ki sıkın kafanıza gitsin. Evet, iyi ki ölüm var… Düşünün ya bu dünyada ölümsüzlük olsaydı? Oyun ve oynaştan ibaret dünya hayatında, adaletin, erdemin ve daha nice kavramın bir ütopyadan ibaret olduğu, insan elinin karıştığı bu düzende Allah’ın müdahalesiyle herkese eşit muamele yapan tek kavram ölüm…
Ne demiştik: “iyi ki ölüm var…
Sonsuz yaşama uğurladığımız sevdiklerimiz ardından kendimizi yiyip bitiriyorsak Tanrı algımızı tekrar gözden geçirmeliyiz.

“Diriliş günü ödülleriniz size eksiksiz olarak verilir. Kim ateşten kurtarılıp cennete sokulursa, zafer kazanmış olur. Dünya hayatı ancak aldatıcı bir zevkten ibarettir.”
3 Ali İmran Suresi Ayet 185
“Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz(Kudret Sahibi)’dir O, Gafûr(Çok Bağışlayıcı)’dur.”
67 Mülk Suresi Ayet 2

“Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz!”
3 Ali İmran Suresi Ayet 139

Erdem Uğur Akbıyık
www.kitapyukluesekler.com

Geçici Sıkıntılar ve Geçici Dünya…

 

Hepimiz yaşantımız boyunca türlü sıkıntılarla karşılaşıyoruz . Kimimiz zorlu bir hastalık geçiriyor , kimimiz bir yakınını kaybediyor , kimimiz maddi yetersizlikler , kaygılar içerisinde . Kimimiz aşağılık muamelelere maruz kalmakta , kimimiz sabırla en yakınımızın zorlu günlerini paylaşıp ona destek olmakta , kimi tehdit edilmekte , kimi sağlıksız koşullar içerisinde hayatlarını sürdürmekte . Kime sorsak bir derdi , bir sıkıntısı , bir şikayeti var. Hayatın tüm bu zorlu koşulları karşısında Mümin ‘ in tavrı nasıldır ?
Öncelikle tüm bu zorlukların karşısında en dayanıklı , en ümitli , en güçlü , en sapasağlam durması gereken kişi Mümin ‘dir. Çünkü Mümin , hayatın ardındaki sırrı çözmüş kişidir . Gelip geçici dünyanın gelip geçici dertlerinin bir gün boynundan çıkarılıp kenara koyulacağını , Rabb ‘ ine kavuşacağını bilir . Rabb ‘ inden bağışlanmayı , derdin ve kederin olmadığı sonsuz hayatı ümitle bekler . Hayatın amacını bulmuştur . Bu amaç uğruna , tüm bu gelip geçici hayatını adamıştır .
Mümin ‘ in zorluklarla karşılaştığında aklından çıkarmaması gereken dünyanın gelip geçici oluşu , zaten bu dünyanın zorluklarla dolu iğreti bir imtihan dünyası olduğudur .
” Yemin olsun ki , mallarınızdan da canlarınızdan da imtihan edileceksiniz ”
( Ali İmran , 186 )
” Başıma ne diye bunları verdin ? Bana bunları ne diye uygun gördün Allah ‘ ım ” gibi sözler dünyanın imtihan dünyası oluşunu kavrayamayan insana ait olabilir .

Bu dünya bizim için yalnızca bir uğrak yeri .Nimetlenmenin yanında ; sıkıntıların , uğraşların olduğu kısacık bir konaklama.
Ardımıza dönüp baktığımızda da zamanın su gibi akıp gittiğini görüyoruz . Burada Rabb ‘imizin konuğuyuz. İçtiğimiz sudan , yattığımız yatağa , açtığımız ışığa , dinlediğimiz müziğe dek gelip geçici bu misafirhanede konaklıyoruz . Dirildiğimizde şu yaşadığımız dünya hayatı bize kısacık gelecek . Bir rüya gibi . Diriliş gününde insanlara bu hayat ne kadar sürmüş gibi geliyor , bakın :
Derler : ” Bir gün yahut günün bir kısmı kadar . Sayanlara sor . ”
( Müminun – 113 )
Şu kadar kısacık bir dünyada , karşılaştığımız sıkıntılar yüzünden bize verilen sürenin geri kalanını mahvetmeye değer mi ? Üstelik ne yaşarsak yaşayalım eninde sonunda dönüşümüz Rabbimize iken .
” Kuşkusuz dönüş Rabb ‘ inedir ”
( Alak – 8 )

Bu güzel ayet ölüm , hastalık gibi tam da hayatın içinden zorluklara nasıl da şifa getiriyor … Dönüş zaten Allah ‘ a ! Ne yaparsak yapalım , herkesin ! Mümin kederinde şu güzel ayeti sık sık hatırlamalı :
Onlara bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler : ” Biz Allah içiniz ve sonunda O ‘ na dönüp gideceğiz ”
( Bakara , 156 )

Bu dünyada ilelebet çakılıp kalmayacağız . Bu dünyanın sıkıntılarını da ilelebet taşımayacağız . Lakin bu dünyada Allah ‘ a boyun eğmek yerine , sıkıntılara boyun eğip Allah ‘ a isyan eden kişiyi çok zorlu bir yurt bekliyor . Sıkıntılara rağmen Allah ‘ a dayanmaya devam edenleri , sabrederek güzel işler üretmeye çalışanları , sakınanları , Allah ‘ ın öğütlerini gözetenleri ise gerçek hayatları olan sonsuz mutluluk diyarı bekliyor .
” Bu dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir . Ahiret yurdu ise gerçek hayattır . Bir bilebilselerdi ! ”
( Ankebut , 64 )
” Ey insanlar ! Hiç şüphesiz Allah ‘ ın vaadi gerçektir . O halde dünya hayatı sizi aldatmasın . ”
( Fatır , 5 )
Bu hayatın perdesi sıkıntılarımızla birlikte kapanacak ve bizler Rabbimizin huzurunda geri dönüşü olmayan sonsuz bir gerçeğe uyanacağız . Unutmayalım , her derdimize şifa Kuran ‘ da mevcut . Örneğin , geçim derdi içerisinde olan kardeşlerimiz ısrarla Allah ‘ a dayanmalı , onun yolunda işleyişlerini sürdürmeli . Çünkü , Takva sahipleri darlıkta da bollukta da Rabb ‘ leri için yaşar .
” Onlar bollukta da , darlıkta da Allah yolunda harcarlar ”
( Ali Imran , 134 )
Üstelik Allah sakınanları çıkış yolu ve rızıklanma ile müjdeliyor :
” Kim Allah ‘ dan sakınırsa , Allah ona bir çıkış yolu nasip eder . Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır ”
( Talak 2 , 3 )
Bir zulüm gördüğümüzde Rabb ‘ imize dayanmalıyız sabırla :
” Sakın, Allah’ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin korkudan donup kalacağı bir güne erteliyor, hepsi bu… ”
(Ibrahim , 42)

Elbette çetin zorluklara karşı sabretmek , öyle kolay bir iş olmasa gerek . Bu sağlam bir iman , Allah sevgisi , Takva gerektirir .
” Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en zorlularındandır. ”
( Ali İmran , 186 )
Bu zorlu imtihanlara rağmen Mümin ‘ e Rabb ‘ inin merhametinden ümit kesmek yakışmaz . Bu sapıtmışların işidir .Allah ; merhametli , şefkatli , bağışlayıcı , cömert , ikram sahibidir . O ‘ nu dost edinen kulunu Rabb ‘ imiz de dost ediniyor .
Dedi ki : ” Sapıtmışlardan başka Rabbinin merhametinden kim ümit keser ? ”
( Hicr , 56 )
Her şeye rağmen , Mümin için şükredecek bir şeyler muhakkak var . En önemlisi hala Allah yolundaysak , imanlıysak , kendimizi Allah ‘ a adadıysak . Şu dünyada Rabbin bir kuluna vereceği en büyük armağan İman ‘ dır !
Dertleri hayatın merkezine getirip isyan sebebi yapacağımıza gönlümüzü İslam ‘ a açan Rabbimize şükretmeliyiz . Hidayetimizi daha da arttırması için sığınmalıyız . Dertleri sıkıntıları Takva yolunda karşılamalıyız .
” İnanır ve şükrederseniz Allah size neden azap etsin ? Allah şükrün karşılığını verendir , bilendir ”
( Nisa , 147 )
İllaki tüm lütufları bu dünyada beklemekte gaflet olur . Bu dünya hiçbir zaman insan için sırf nimetlenme , keyiflenme yeri değil . Buradan , layıkıyla Rabbine kul olmaya çalışanlar faydalanır .
Hiçbir zaman sıkıntısız , zayıflıktan sıyrılmış olamayacağız burada . Gün geliyor yorgun düşüyoruz, bıkıyoruz , başımız ağrıyor , tükenmiş bir halde bitap düşüyoruz . Halimiz kalmıyor neredeyse adım atmaya , usanıyoruz . Tam da bu tükenmişliğin , bıkkınlığın , yılgınlığın , usanmışlığın içinde Cennet ile müjdeliyor Rabbimiz . Dünyalık usançlarımıza merhem oluyor .
‘ O ki lütfuyla bizi durulacak yurda yerleştirdi . Orada ne bir yorulma ne de bir bıkkınlık duyarız ”
( Fatır , 35 )

” Gidilecek en güzel yer Allahın katındadır ”
( Ali İmran , 14 )
Sıkıntılara karşı sabredip Allah yolunda gidenlere hep müjde var !
” Andolsun ki sizi korku , açlık , mallardan , canlardan ve ürünlerden eksiltmeyle imtihan edeceğiz . Sabredenlere müjde ver . ”
( Bakara , 155 )
” Sabredenlerin ödüllerini yaptıklarının en güzeliyle muhakkak vereceğiz ”
( Nahl , 96 )

Acılarından isyan etme. Dayan Rabb’ine. Yarın ölecek olsan, bugünün hangi mühimi kalır geriye?
Unutmayalım sabrederken de Allah bizimle :
‘ Şüphesiz Allah , sabredenlerle beraberdir ”
( Bakara , 153 )
 

Kaynak: www.diniyazilar.com