Bayezid-i Bistami çocukken bir gün cami avlusunda oynuyordu. Oradan geçmekte olan Şakîk-i Belhî kendisini görüp;
Bu çocuk büyüyünce zamanının en büyük velisi olacak, buyurdu.
Yine bir gün hâdis âlimlerinden bir zat onu görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek için sordu:
Güzel çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun?
Bayezid-i Bistami de ona;
Evet Allah (c.c) dilerse becerebiliyorum, cevabını verince;
Nasıl? diye sordu.
Bayezid-i Bistami de;
Buyur ya Rabbi! Emrini yerine getirmek üzere tekbir alıyor, Kur'ân-ı Kerimi tane tane okuyor, tazim ile rükûya varıyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaşarak selâm veriyorum, deyince, o zat hayran kalarak;
Ey sevgili ve zeki çocuk! Sende bu fazilet ve derin anlayış varken, insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?" diye sordu.
Bayezid-i Bistami de;
Onlar beni değil, Allahü Teâlânın beni süslediği o güzelliği mesh ediyorlar. Bana ait olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim? cevâbını verdi.
Yine bir gün hâdis âlimlerinden bir zat onu görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek için sordu:
Güzel çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun?
Bayezid-i Bistami de ona;
Evet Allah (c.c) dilerse becerebiliyorum, cevabını verince;
Nasıl? diye sordu.
Bayezid-i Bistami de;
Buyur ya Rabbi! Emrini yerine getirmek üzere tekbir alıyor, Kur'ân-ı Kerimi tane tane okuyor, tazim ile rükûya varıyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaşarak selâm veriyorum, deyince, o zat hayran kalarak;
Ey sevgili ve zeki çocuk! Sende bu fazilet ve derin anlayış varken, insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?" diye sordu.
Bayezid-i Bistami de;
Onlar beni değil, Allahü Teâlânın beni süslediği o güzelliği mesh ediyorlar. Bana ait olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim? cevâbını verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder