6 Haziran 2013 Perşembe

Menkıbe

Bayezid-i Bistami çocukken bir gün cami avlusunda oynuyordu. Oradan geçmekte olan Şakîk-i Belhî kendisini görüp; 
Bu çocuk büyüyünce zamanının en büyük velisi olacak, buyurdu. 

Yine bir gün hâdis âlimlerinden bir zat onu görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek için sordu: 

Güzel çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun? 

Bayezid-i Bistami de ona; 

Evet Allah (c.c) dilerse becerebiliyorum, cevabını verince; 

Nasıl? diye sordu. 

Bayezid-i Bistami de; 

Buyur ya Rabbi! Emrini yerine getirmek üzere tekbir alıyor, Kur'ân-ı Kerimi tane tane okuyor, tazim ile rükûya varıyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaşarak selâm veriyorum, deyince, o zat hayran kalarak;

Ey sevgili ve zeki çocuk! Sende bu fazilet ve derin anlayış varken, insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?" diye sordu. 

Bayezid-i Bistami de; 

Onlar beni değil, Allahü Teâlânın beni süslediği o güzelliği mesh ediyorlar. Bana ait olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim? cevâbını verdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder