siyah gözlerine beni de götür
siyah gözlerine beni de götür
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere birtürlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bir bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri sonbaharın tozlu kafeslerinde sevgi turnalarına yakalanıyorum turnalar gidiyor; ben kalıyorum avareyim, asudeyim, yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum erzurum garında, banklar üstünde uyku tutmuyor karanlıkları yitik düşlerimi kovalıyorum gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür baharın koynundan koparıp sana ipek bir mendille sardığım yüreğimle şeehzade gülleri gönderiyorum umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yalkanlileri, deniz fenerleri
kaptanları sorgulayan yanından geçen küheylanların korku tufanına yakalandığını siyah gözlerine beni de götür güneş ülkesinden gelen yiğitler benzeri olmayan bir dünya kursun cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu sürüklüyor imkansız muştuların eşiğine gönül vadilerini bir ağaçtan düşen yapraklar gibi düşüyorum tanyerine ya topla yaralı kırlangıçları ya da bu vefasız şarkıyı bitir özgürlüğe giden tutsaklar gibi siyah gözlerine beni de götür.Nurullah Genç |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder