22.
MEKTUP*
Sultanım
Sen’in
doğduğun, yaşadığın topraklardan çok uzakta yaşıyorum. Her
gün Sen’sizlik yakarken kalpleri, ben bu karmaşanın içinde
usanmadan Sen’i arıyorum.
Biliyorum
uzaklardasın ama içimdeki sese bunu anlatamıyorum ya Resul… Uzak
olduğunu, ulaşılmaz olduğunu ne aklıma, ne kalbime
kabullendiremiyorum. Ey iki cihan serveri, yüzüne bakacak, senden
bir şey isteyecek yüzüm kalmadı ama insanların birbirini
tanımayacağı, bütün yakınların uzak olacağı mahşer gününde
senin sancağın altında olabilme ümidi, şefaatine layık bir
mü’min olabilme ümidi beni ayakta tutuyor.
Sen’in
yüzyıllar önce bildirdiğin ahir zaman hallerini, içimde buruk
bir hisle ve ağlamaklı gözlerle temaşa ediyorum. Ya Muhammed,
belki hiçbir zaman gelmeyeceksin ama geleceksen tam vaktidir. Gel ve
uyandır bizi bu gaflet uykusundan…
Biz
ümmetini, içinde bulunduğumuz perişan halden, ferahlığa çıkar.
Eğer bildiklerini bilseydik ne gülmeye, ne de Rabbimizden bir şey
istemeye dilimiz varmazdı. Bilmiyoruz ya Resul, bilseydik yapmazdık,
yapamazdık… Bilmediğimizdendir bu günahkarlık,
bilmediğimizdendir bu merhametsizlik ve yine bilmediğimizdendir bu
acziyetimiz…!
Özlemlerin
en derininde, yokluğun en uç noktasında dilimde tek bir dua var;
”Ey Rabbim, bizleri sana sana layık bir kul, Resulüne layık bir
ümmet eyle…” Amin
Melek
Özer
40’lar
Kulübü
www.40lar.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder