36.
MEKTUP*
Şikâyetçiyim
Ey Hilkat-İ Sebebimiz
Ben
diyerek yazıyorum, evet ben. Adım adım her tarafta, her köşe
başında ben varım. Şikâyetçi olan ben varım. Kendi battığım
pisliği de hesaba katarak kendim başta olmak üzere şu an
ümmetinizin düştüğü o karanlıktan, dipsiz kuyulardan,
hiçlikten, miskinlikten ve daha nice kötülükten şikâyetçiyim.
Şikâyet konularım ne bir ne bin ey hilkat-i sebebimiz. Ama Siz
arzu ederseniz dua buyurursanız, Siz’in muhabbetiniz üzerine bizi
halk eden rabbimiz bizleri de adam eder, Müslüman eder, ümmetiniz
eder. Siz gideli asırlar geçse bile biz hala Siz’i yanı
başımızda hissetmekteyiz. Kapı açılsa Siz geleceksiniz diye
bekliyoruz. Aslında ben Siz’i uzak bilmiyorum, Siz
yakınsınız. Siz kimseye ötelemezsiniz. Küfrün en azgın
başlarını bile son ana kadar bir umut bekleyen Siz ümmetinizin
büyük günah sahiplerine şefaatinizi sunacağını beyan eden Siz,
bizleri yalnız bırakmazsınız. Biz Siz’i gönderenin
merhametinin bir damlasını Siz’de gördük. Siz’de böyle
merhamet, Siz’i gönderende milyarlarca misli rahmet ve merhamet
varken ümitsizlik bizim vasfımız olamaz.
Lakin
şikâyetçiyim. Siz yokken babalar kızlarını diri diri toprağa
değil ateşe gömmeye başladılar. Onları ya çıplak yada yarı
çıplak sokağa saldılar. Kuzuları kurtların arasına salar gibi
saldılar. Bir kısmı emanetlerine sahip çıkamamanın cezasını
ağır ödediler bir kısmı ise ödemeyi bekliyorlar. Ben o
babalardan şikâyetçiyim. Onlar baba olamadılar. Emaneti layıkıyla
taşıyamadılar. Onlar Siz’in kızlarınızı koruduğunuz gibi
koruyamadı. İmanı çok olan gençlerle değil parası çok olan
gençlerle, işi iyi olan gençlerle evlendirdiler. Onlara
zulmettiler. Hem dünyalarına hem ahiretlerine zarar verdiler. Ben o
babalardan şikâyetçiyim.Ve şikâyetçiyim. Kendisi ölümden,
ölümün sahibinden korkup örtünürken kızını örtmeyen anneden
şikâyetçiyim. Cennet ayaklarının altındayken
kızlarını paragöz yetiştirip açılıp saçılmasını görmeyen
ve onların ahlakını sizin sünnetinize ve size indirilen Kuran-ı
Kerim’e göre değil, bozulmuş çevrenin ve zehirli TV
programların etkisine göre düzenleyen kızlarını cehenneme taş
olarak yetiştiren annelerden şikâyetçiyim.
Ve
şikâyetçiyim. Siz’in emanetleriniz ateşler içindeyken sessiz
kalan, ‘’birleşin’’ demenize rağmen ‘’siz kardeşsiniz,
birbirinizi sevin yoksa iman etmiş sayılmazsınız’’ demenize
rağmen ruhsuz, hissiz, selamsız ve maalesef
duyarsız ve merhametsiz olan güruh haline gelen ümmetinizden
şikâyetçiyim. İslam coğrafyası yer yer kanarken kimisi zevk- ü
sefada. Bir köşede komşuları aç yatarken kendileri altın içinde
yüzmekte. Kimisi kâfirlerin elini hiç bırakmazken Müslüman’ı
hiç görmemekte… Şikâyetçiyim. Daha kundağından
çıkmamış bebeğe sıkılan kurşunu görmeyen, bir lokma ekmek
için çöplerde tükenen hayatlara başını çevirip bakmayan ve
fakir diye hakir görülen kişinin Siz tarafından kardeş ilan
edildiğini bilmeyen o gafillerden şikâyetçiyim.
Yine
şikâyetçiyim. ‘’Biz Siz’i görmeden sevdik’’ demesine
rağmen ve Siz’in ‘’kardeşlerim’’ diye hitap
etmenize rağmen Siz’in kardeşliğinizin nasıl bir nimet olduğunu
görmeyen, Siz’i anlamayan ve Siz’i okurken sanki tarihte iz
bırakmış bir insanı okur gibi okuyan, anlamaktan dolayısıyla
anlatmaktan aciz insanlardan şikâyetçiyim. Çünkü biz bize
küçücük bir iyilik yapanı bize bir selam vereni bile büyük
muhabbetle anarken Siz bizim için onca zulme göğüs gerdiniz.
Taşlandınız, kanınız akıtıldı. Siz en huzurlu en rahat olması
gereken insan olmanıza rağmen en sıkıntılı oldunuz. Dünya
namına hiçbir şeyiniz olmadı. Ama biz bunca olanlara rağmen
Siz’i layıkıyla sevemedik, sevdiremedik. Anlayamadık,
anlatamadık.
Aslında kendimden şikâyetçiyim.
Bataklığımdan Siz’e seslendiğim için, haddim olmadan haddimin
çok üstündeki şeyleri istediğim için, yüklendiğim davayı da
çamuruma çektiğim için. Temizlemek yerine kirlettiğim için. Hep
dünya için uğraşırken ahireti unuttuğum için. Siz’i sevmenin
bana her kapıyı açacağını bilmeme rağmen Siz’i layıkıyla
sevemediğim için. Ve en mühimi Siz’i sevmenin rabbi sevmek
olduğunu bile bile Siz’i sevmenin çölde suya kanmak olduğunu
bile bile çölde susuzluktan ölüyorum ya. Ben asıl kendimden
şikâyetçiyim...
Yunus
Coşkun
Kaynak:www.40lar.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder