30 Mayıs 2013 Perşembe

Emanet

Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı. Yetim olan bu
temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emânet
edecek bir kimse bulamadı. Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî'nin türbesine
getirdi. Türbeyi ziyâret edip;
"Yâ hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar.
Annemden ve babamdan kalma şu hâtıraları emânet edecek bir kimse bulamadım. Bu küçük çekmeceyi zâtı âlinize
emânet bırakıyorum. Eğer askerden dönersem, gelir alırım. Şâyet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye
verebilirsiniz!" diye münâcaat etti. Sonra çekmeceyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı.
Aradan yıllar geçti. Gencin askerliği bitti ve emânetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî'ye geldi. Ziyâretini
yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu. Hiç dokunulmamıştı. Orada türbeyi bekleyen türbedâra;

"Bu çekmece benimdir. Askere gitmeden önce emânet bırakmıştım. Şimdi alıyorum." dedi.
Türbedâr;

"Tabi, alabilirsen al. Çünkü ben, bir defâsında bu çekmecenin yerini değiştirmek istedim. Fakat bütün uğraşmalarıma rağmen yerinden bile oynatamadım. Bunda bir hikmet olduğunu düşünerek, bir daha elimi bile sürmedim."

Genç, çekmecenin yanına gelip, Hacı Bayram-ı Velî'ye teşekkür etti ve emânetini alarak köyüne döndü...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder