28 Mayıs 2013 Salı

Bir Hikaye..

Zengin bir adam şerbetçi bir güzele âşık oldu.Öyle kendinden,malından,evinden barkından vazgeçti ki zavallı oldu.O güzelin aşkıyla kara sevdalara düştü.Halkın içinde rezil rüsva oldu.
O kızdan şerbet satın almak için sahip olduğu her şeyi bir bir satıyordu.
Sonunda hiç bir şeyi kalmadı ve yoksul oldu.Lâkin o kıza olan aşkı azalmadı; yüz katı fazla oldu.
Gerçi halk ona yiyecek veriyordu ama o daima açtı ve canına doymuştu.Zira halkın kendisine verdiğini satıyor, o parayla gidip şerbet satın alıyordu.Yüz kişiye yetecek şerbet satın almak için her güne aç uyanıp her geceyi aç geçiriyordu.
Biri bu adama dedi ki:"Ey zavallı adam! Aşk nedir?Bana aşkın sırrını anlatsana."
Adam dedi ki: "Aşk, dünya kadar malın olsa da bir yudum şerbet için satmandır."

***

Ben bir düş gördüm bu gece.
Kulağıma birkaç harf fısıldadı, lisanı lisanıma benzemeyen dudaklar. İlkin anlamadım, anlayamadım harflerin manasını.
Gözlerim mavi ile kızıl arası renklere boğuldu.
Renkler bir bir silinirken gözümden, bir adam gördüm kızıllıklar arasında. “Sen” dedim, “Sen şairsin.” Ya dudağındaki sözler neden bu kadar kayıp? Bu harfler de ne? “Anlamıyorum.”
Gözlerini gözlerime çevirdi. “Okuma, dinle” dedi.
Dinlemek için susmak gerekmiş.
Sadece sustum. Ah yazabilseydim duyduklarımı!
Ah işittiklerimi anlatabilseydim. Hatırımda üç ses kaldı sadece.
Üç kayıp harf… Şairler rüyaya yattı o gece.
Her birine bir harf nasib oldu. Birine susmak düştü, birine vuslat ve dahi birine yanmak düştü bu rüyadan. “Aşk” diyesi geldi şairlerin. Ama diyemediler. Her biri bir harf yazdı avuçlarımın içine.
Rengi kızıldan maviye çalan mürekkeplerle üç harf yazdılar gözbebeklerimin içine…
Üç harf işittim o gece. Üç harf; ayn, şın, kaf…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder